Yaşamın içindeki muhteşem komplekslik, Darwinistler için içinden çıkılamaz dev bir açmazdır...
Darwinistlerin aldatma yöntemleri genellikle insanları düşündürmemek üzerine kuruludur. Bunun kendilerince en etkili yöntemlerinden biri de, olağanüstü komplekslikteki canlılığı tamamen gözardı edip, bunu “basit” gösterebilmektir.
Darwinistler, “çamurlu suda hücre oluştu” derler. Tek bir proteinin nasıl tesadüfen meydana gelebileceğini dahi açıklayamazken, en teknolojik laboratuvarlarda daha tek bir hücreyi anlamaya çalışırken, insanları “çamurlu suda oluşan ilk hücre” aldatmacasıyla kandırmaya çalışırlar.
Darwinistler insanlara balıkların karaya çıkarak zamanla kaplumbağa olduklarını, sürüngenlerin aniden kanatlanıp tüylenerek uçmaya başladıklarını, ayıların deniz kıyısında oynarken balinaya dönüştüklerini -ki bu Darwin’in kendi iddiasıdır-şempanzelerin de (Darwinistler şempanze ya da maymun ifadesini bir nevi küçük düşme olarak nitelendirdikleri için onların deyimiyle hayali “maymunsu canlıların da”) laboratuvarlarda kendi beyin hücrelerini inceleyen bilim adamlarına, profesörlere, alimlere dönüştüklerini iddia ederler. Yaşamın içindeki muhteşem komplekslik, Darwinistler için içinden çıkılamaz dev bir açmazdır. İşte bu nedenle tek çıkar yolları, her şeyi tesadüflerle açıklayabilmek için, yaşamı ve içindeki kompleksliği sanki “basitmiş” gibi gösterebilmektir.
İşte bu amaçla, Darwinistlerin insanlara vermek istediği telkin özetle şudur: Çamurlu su + tesadüfler + zaman = Canlılık! Darwinistlere göre zaman, Darwinistlerin yaratıcı güç atfettikleri (Allah’ı tenzih ederiz) tesadüflerle birleşince mucizeler meydana getirmekte, canlılığı yoktan var etmekte, canlıları tüm imkansızlığına rağmen birbirine dönüştürmektedir. İşte Darwinistlerin iddiası, her şeyi böylesine basit göstermeye çalışan komik bir mantıktır.
Bu, insanlara uygulanan sinsi bir hipnozdur. Bu hipnoz, insanların bazılarına öylesine etki eder ki, bu kişiler olağanüstü derecede saçma izahlara bir anda inanabilirler. İnsanın şempanzenin biraz gelişmiş bir hali olduğuna, balıkların istedikleri zaman karaya çıkıp kara canlısına dönüşeceklerine, çamurlu suyun içinde gerçekten bir hücrenin oluşabileceğine, dinozorların kanatlanıp kuş olacaklarına kanaat getirebilirler. Çünkü kitlevi hipnoz altındadırlar. Bu hipnoz onlara, dünyaca tanınmış profesörler tarafından, dünyaca tanınmış dergilerin kapak sayfalarında anlaşılmaz garip formüller ve garip bilimsel kelimelerle süslenmiş olarak verilir.
Oysa canlılıkta “basit” olan hiçbir şey yoktur. Evrim hipnozu altında anlatılan her şey yalandır. Tek bir hücre, tüm altyapısı ve iç organizasyonu ile dünyanın en büyük metropolü olan New York şehrinden dahi daha kompleks bir yapıdır. Son iki yüzyıldır yapılan çok kapsamlı laboratuvar araştırmalarına rağmen, bu olağanüstü yapının ancak çok küçük bir kısmı anlaşılabilmiş, fakat hiçbir şekilde taklit edilememiştir. Hücrenin sahip olduğu binlerce proteinden bir tanesi bile oluşturulamamaktadır. Canlı varlıklar, sahip oldukları komplekslik, hassaslık, simetri, düzen, detay, donanım ve sistem açısından gerçek anlamda birer sanat eseridirler. Dolayısıyla Darwinist hipnozun gerektirdiği basit açıklamalar, yalnızca insanları aldatmak içindir.
Darwinistler, bütün bu saçmalıkları anlatırken, canlılıkta basit hiçbir şey olmadığını elbette kendileri de bilmektedirler. Çamurlu suda, değil hücre, tek bir protein bile oluşamayacağının, balığın karaya çıkıp sonra da uçmaya başlayamayacağının elbette ki farkındadırlar. Darwinistlerin bu izahları psikolojik büyü ve hipnoz amaçlı yaptıkları unutulmamalıdır. Dahası, bütün bu açıklamaları pervasızca yapan Darwinistler, gerçekte tek bir proteinin nasıl meydana geldiğini bile açıklayamamaktadırlar. Zaten bu Darwinistler için baştan büyük ve kesin bir çöküş anlamına gelir. Darwinist hikayeleri dinlerken, bu gerçeğin kesin olarak unutulmaması gerekir.