İnsan yaptığı bir işte başarısız olduğunda bazen içinden bir ses "Zaten sen yeteneksizsin" der, bir hata yaptığında "Artık bunun telafisi olmaz" diye fısıldar, içinde bulunduğu zor durumdan kurtulmak için "Hemen bir yalan uydur, küçük duruma düşme, yoksa rezil olursun" diyerek kişiyi yanlış yola saptırmaya çalışır. Sabah uyandığınız andan akşam tekrar uykuya daldığınız ana kadar aklınızdan kendinize ait sandığınız bu ve benzeri bir çok olumsız düşünce geçebilir.

Peki bu düşünceler size ait değilse kime aittir?

Niçin sürekli olarak olumsuz bir telkin vermeye çalışır?

Bu şekilde sizi nereye sürüklemek ister?

İnsanın bu dünyadaki en büyük düşmanı olan şeytan, kendisi ile birlikte beraberinde çok sayıda kişiyi de cehenneme sürüklemeye ant içmiştir ve bu hedefi doğrultusunda insanı Yüce Allaha ibadet etmek, ahirete hazırlanmak gibi asıl düşünmesi gereken konulardan uzaklaştırmaya çalışır. Bu amaçla çeşitli yöntemler dener. Bu yöntemlerden biri de sürekli olumsuz düşünce telkini vermektir. Şeytan bu yöntemle insana her şeyi benzersiz kudret sahibi Allahın kontrol ettiğini unutturmayı, onu Yüce Allahı anmaktan uzaklaştırarak boş düşünceler içinde oyalamayı hedefler.

Hayatın Günlük Akışı İçinde İnsanı Olumsuz Düşüncelerle Oyalar

Yüce Allahın her şeyi bir kader doğrultusunda yarattığından gafil olan insanlar, hayatları boyunca Sevdiklerimin başlarına bir kaza veya felaket gelir onları kaybedersem, İşimi kaybedersem, Çocuğumun geleceği nasıl olacak?, Büyük bir doğal felaket olursa gibi hep endişe ve korku dolu düşünceler içinde yaşarlar. Ancak bunlar şeytanın insana sanki kendi düşüncesiymiş gibi telkin ettiği olumsuz fikirlerdir. Aslında şeytanın gerçek amacı, insanı Allaha olan tevekkülünden uzaklaştırmak ve kadere iman etmesini engellemektir. Çünkü kadere iman eden bir insan, başına gelen hiçbir olaydan dolayı üzülmez, ümitsizliğe kapılmaz. Aksine son derece tevekküllü, teslimiyetli ve daima huzurlu olur. İnsanın karşılaştığı zorluklar da, elde ettiği başarı ve zenginlikler de Allah'ın takdiri iledir. Bunların hepsi Rabbimizin insanları denemek için kaderlerinde önceden belirlediği olaylardır. Bir ayette bildirildiği gibi, "... Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir". (Ahzab Suresi, 38)

Başarısızlık, Aksilik Gibi Olumsuz Telkinlerde Bulunur

İşe giderken otobüsü kaçırmak, sınavda başarısız olmak, işyerinde bir hata yapmak gibi olayları bazı insanlar, aksilik ve başarısızlık olarak algılar. Bu konuda kendilerine Yüce Allahtan bağımsız varlıklarmış gibi benlik vererek kendilerini sorumlu tutarlar. (Allahı tenzih ederiz.) Oysa insan Yüce Allahtan bağımsız hareket edemeyeceği gibi, Onun yarattığı kader dışına da asla çıkamaz. Bu nedenle olumsuz gibi görünen olaylara üzülmek veya bundan bir pay çıkararak kendini suçlamak şeytanın verdiği olumsuz bir telkindir. Çünkü aksilik veya başarısızlık gibi görünen olayları Yüce Allah muhakkak bir hikmetle yaratmıştır. Bu yanılgı içinde olan kişiler, şeytanın etkisi altında oldukları için Rabbimizin bu şekilde kendilerini belki kötü bir olaydan koruduğunu veya imtihan ettiğini hiç düşünmezler. Oysa Rabbimiz bu açık gerçeği bir Kuran ayetinde şöyle haber vermiştir:

Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)

Zorluklar Karşısında Ümitsizliğe Sürükler

Her insanın hayatında kişiye göre değişen zorluk anları olabilir. Bu kimine göre hastalık, kimine göre işsiz kalmak, kimi için de bir yakınını kaybetmek olabilir. Nitekim Yüce Allah Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155) ayeti ile insanları zorlukla deneyeceğini haber vermektedir. Ancak şeytan insana bu zor zamanların hiç bitmeyeceği yönünde olumsuz bir telkin verebilir. Oysa insana düşen, Yüce Allahın emrettiği gibi zorluklar karşısında sabır göstermektir. Zaten insanın tüm hayatı zorluklarla geçse bile, sonunda ölümle birlikte dünya hayatı bitecek, ahiretteki gerçek yaşamı başlayacaktır. Ancak Yüce Allah insanı hiçbir zaman zorluk içinde bırakmayacağını Kuran ayetlerinde şöyle bildirir:

Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır. (İnşirah suresi, 5-6)

Hatalar Konusunda Olumsuz Düşünceler Üretir

İnsan Yüce Allah tarafından aciz olarak yaratılmıştır. Bu nedenle her an, pek çok konuda eksik düşünebilir, yanlış bir karar verebilir, hatalı bir tavır sergileyip gaflet anında bir günah işleyebilir. Bu, insanın imtihanı gereği yaratılmış olan ve tevbe edilmesi gereken bir durumdur. Ancak bu noktada şeytan, insana yaptığı hatadan dolayı imanından ümit kesmesi, Allah'ın kendisini bağışlamayacağı ve artık cehennemlik olduğuna dair batıl telkinlerde bulunur ve o kişiyi buna inandırmaya çalışır. Bu şekilde kişiyi iman edemeyeceğine, imanın zor olduğuna ikna ederek cehenneme sürüklemek ister. Oysa bu hiçbir şekilde Kuran ahlakına uygun olmayan bir düşünce ve kuruntudur. Çünkü Yüce Allah Kendisi'ne samimi bir biçimde tevbe edenlerin tüm günahlarını bağışlayacağını Kuran ayetlerinde bildirmiştir. Allah'a yönelmek ve O'nun rahmetine sığınmak için hiçbir zaman "çok geç" değildir. Rabbimiz Kuran'da kullarına şöyle buyurmaktadır:

... Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere ölçüyü taşıran kullarım. Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Şüphesiz Allah, bütün günahları bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, esirgeyendir. (Zümer Suresi, 53)

Şeytanın hatalar konusunda telkin ettiği bir diğer olumsuz düşünce ise nasıl olsa Allah affeder mantığını benimseterek kişinin Rabbimizin koyduğu sınırları bile bile aşmasına vesile olması ve böylece onu cehenneme sürüklemek istemesidir. Oysa Yüce Allah yalnızca cehalet nedeniyle işlenilen günahları bağışlayacağını şöyle bildirmiştir:

Allah'ın üzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kötülük yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, böylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır. Tevbe; ne, kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azap hazırlamışızdır. (Nisa Suresi, 17-18)

ŞEYTAN İNSANIN APAÇIK DÜŞMANIDIR

Şeytan insanı Yüce Allahın yolundan alıkoymak için gün içerisinde ona çeşitli vesveseler ve olumsuz düşünceler vermeye çalışır. Bu amaçla insanın moralini bozmaya, gelecekle ilgili endişe ve korkular aşılamaya, yapılan basit hataları o kişinin gözünde büyütmeye ve onu daha da büyük hatalara sürüklemeye çalışır. Hedefi, düşman olduğu mümini imandan ve samimiyetten kuşkuya düşürmek, ona boş kuruntular ve olumsuz düşünceler aşılamaktır. Eğer insan şeytanın bu yönteminden etkilenirse, giderek ruhen büyük bir zayıflığa düşer, dünyaya olaylara bakış açışı daima karamsar ve ümitsiz olur. Bu ruh hali onu hata üstüne hata yapmaya "Bir kere hata yaptım, artık dönüşü yok" diye dile getirilen yanlış bir mantığa kaptırarak, giderek daha da büyük günahlara sürükler.

Oysa insan böyle bir hisse kapıldığında hemen Yüce Allah'a sığınmalı, Kuran'ın nuruyla düşünmeli ve şeytanın istediği Kuran ahlakına uygun olmayan bu ruh halinden çıkmalıdır. Kullarına karşı sınırsız rahmet sahibi olan Allah Kuranda müminlere göstermeleri gereken tavrı şöyle bildirmiştir:

Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. (Araf Suresi, 200)

ŞEYTAN HAKKINDA UNUTULMAMASI GEREKEN ÖNEMLİ GERÇEKLER

Şeytan Allah'tan Müstakil Bir Güç Değildir

Şeytan Allah tarafından yaratılmıştır, O'nun kontrolündedir ve ancak Allah'ın izniyle faaliyetini sürdürmektedir. Dünyadaki imtihan sırasında gerçekten iman edenle, etmeyenin ayrılması için görevlendirilmiştir. Andolsun, senden ve içlerinde sana tabi olacak olanlardan tümüyle cehennemi dolduracağım. (Sad Suresi, 85) ayetiyle haber verildiği üzere kendisine tanınan süre bittiğinde, cezasını çekmek üzere o da saptırdığı insanlarla beraber cehenneme atılacaktır.

Şeytanın Müminler Üzerinde Bir Gücü Yoktur

Şeytan sadece, müminin dünya hayatındaki imtihanı gereği bazı küçük hatalar yapmasına neden olabilir. Şeytanın saptırma etkisi yalnızca kalbinde hastalık bulunan kimseler üzerindedir. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilir:

Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiçbir zorlayıcı-gücü yoktur. Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir. (Nahl Suresi, 99-100)

Mümin, samimi olduktan sonra hata dahi yapsa, bağışlanma dilediğinde Allah'ın kendisini affetmesini umabilir. Yapılan hata ne olursa olsun yine de her an tevbe edip durumunu düzeltebilir. Allah sonsuz rahmet ve adalet sahibi iken, müminlere cenneti ve başarıyı vaat etmişken ümitsizliğe kapılmak, ancak şeytanın bir hilesidir. Hz. Yakub'un Rabbimiz tarafından Kuran'da bildirilen şu öğüdü, tüm müminler için yol göstericidir:

"... Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez." (Yusuf Suresi, 87)

Kaynak: https://ilmimercek.blogspot.com/2007/10/eytanin-olumsuz-telkinine-firsat.html